Konya Nafaka Avukatı

Konya nafaka avukatı

Kelime anlamı olarak geçinmek anlamını taşıyan nafaka, ekonomik olarak güçsüz olan tarafa mahkeme tarafından bağlanan yardım türüdür. Konya nafaka avukatı Türk Medeni Kanunu ve Borçlar Kanunu kapsamında müvekkilinin nafaka hakkını almasına yardımcı olur. 

Nafaka Avukatı Nedir ve Hangi Davalara Bakar?

Konya en iyi nafaka avukatı, Türk Medeni Kanunu ve Borçlar kanununda uzman, nafaka davalarında deneyimli hukuk fakültesi mezunu kişidir. 

Konya nafaka avukatı, uzmanlığı ve deneyimi gereği, nafaka ile ilgili aşağıdaki konularla ilgilenir. 

Tedbir Nafakası 

Türk Medeni Kanunu 169 ve 197’de tedbir nafakası düzenlenmiş ve detaylandırılmıştır.

Türk Medeni Kanunu 169’da: 

“Madde 169- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.”

Denilerek, tedbir nafakasının dava açıldıktan hemen sonra verilebileceği vurgulanmıştır. 

Türk Medeni Kanunu 197’de: 

“Madde 197 – Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.

Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.

Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hâle gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir.

Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hâkim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır.”

Denilerek, ekonomik olarak güçsüz durumda olan kişi yasalar tarafından korunmaktadır. 

Medeni kanuna göre tedbir nafakası iki şekilde talep edilebilir. 

Boşanma Davası Açılmadan Önce 

Boşanma olmadan da eşler ayrı yaşama talebinde bulunabilirler. Türk Medeni Kanunu 197’de eşlerin haklı nedenlere dayanarak ayrı yaşama haklarını kullanabilecekleri belirtilmektedir. Bu durumda ekonomik olarak güçsüz olan taraf, güçlü olan taraftan nafaka talebinde bulunabilir. 

Aldatma, eşe şiddet uygulama, aile konutunun terk edilmesi, eşin uyuşturucu bağımlısı olması, evin bir bölümünün eşten habersiz olarak kiraya verilmesi gibi nedenlerle eşlerden birisi ayrı yaşamaya karar verebilir. 

Bu durumda boşanma davası olmadan, mağdur olan tarafa tedbir nafakası bağlanabilir. Boşanma davasından ayrı olarak mağdur olan eş yaşadığı bölgedeki aile mahkemesine tedbir nafakası davası açabilir. Eğer mağdur olan eşin yanında çocukları da kalıyorsa, çocukları için de nafaka talebinde bulunabilir. 

TMK madde 200’de: 

“Koşullar değiştiğinde hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine kararında gerekli değişikliği yapar veya sebebi sona ermişse alınan önlemi kaldırır.”

Şeklinde hüküm yer alır. Yani ayrı yaşamayı oluşturan koşullar ortadan kalktığında, tedbir nafakası da son bulmuş olacaktır.

Boşanma Davasından Sonra

TMK madde 169’da boşanmaya karar veren eşlerden ekonomik olarak zor durumda olan eşe, dava bitene kadar ya da sürekli olmak üzere tedbir nafakası bağlanabileceği belirtilmiştir. Bu kararın alınması hakime bırakılmıştır. 

Bu kanun maddesi ile ekonomik olarak zor durumda kalacak olan eşin, barınma ve diğer ihtiyaçlarının karşılanması amaçlanmıştır.

Tedbir nafakası, ekonomik olarak güçsüz olan tarafın korunması amacıyla verilir. Ayrıca ergen olmayan çocuklar için de verilebilir. 

Dava boyunca şartların değişmesi durumunda hakim, nafaka miktarını artırabilir ya da azaltabilir. 

Tedbir nafakası herhangi bir harca tabi değildir. Boşanma davası kesinleşinceye kadar devam eder. Boşanma davası tamamlandığında ise ya tamamen kaldırılır ya da yoksulluk ve iştirak nafakası şeklinde devam eder. 

Tedbir Nafakası Ne Kadar Süreyle Bağlanır?

Boşanma davası tamamlanıncaya kadar tedbir nafakası, ekonomik olarak güçsüz olan tarafa verilmeye devam edilir. TMK madde 200’e göre tedbir nafakasının verilmesine neden olan şartlar ortadan kalkmışsa, nafaka da kesilir. 

Mesela eşin ekonomik durumunun düzelmesi, mahkeme devam ederken çocuğun ergen yaşa gelmesi gibi durumlar, tedbir nafakasının kalkması için nedendir. 

Uygulamada ise tarafların sosyal durumlarının araştırılması zaman almaktadır. Bazı durumlarda araştırma safhası 5-6 ayı bulmaktadır. Bu durum ise ekonomik olarak mağdur durumda olan tarafın daha da mağdur olmasına neden olmaktadır. 

Tedbir Nafakası Nasıl Hesaplanır?

Hakim, tedbir nafakası miktarını hesap ederken eşlerin geçinme ve barınmasını kriter olarak esas alır. Tarafların; iş hayatı, aldıkları ücret, sahip oldukları malvarlıkları, çocukların yaşı, eğitim durumları, ortak konutun kira olup olmaması, ortak konutu boşanma davası boyunca kimin kullanacağı, yeme, giyinme, barınma, sağlık ve ulaşım gibi ihtiyaçlar tedbir nafakası kriterleri olarak esas alınır. 

Tedbir Nafakası Ödenmezse Ne Olur?

İcra ve İflas Kanunu madde 344’te nafakanın ödenmemesi durumunda borçlu olan kişiye icra takibi başlatılır. İlgili kanunlar değişmeden önce borçlu olan taraf nafaka borcundan dolayı 3 ay süreyle tazyik hapsine maruz kalıyordu. Son değişikliklerle birlikte yalnızca icra ve haciz süreçlerine maruz kalıyor. 

İştirak Nafakası

Çocuğun velayetini alan ve ekonomik olarak güçsüz olan tarafa hakim tarafından verilen nafaka türüdür. Aslında iştirak nafakası ergin olmayan çocuğa bağlanır. Ayrıca çocuk ergen yaşa gelmiş olsa bile eğitim hayatı boyunca bağlanır. 

TMK madde 182/2’de iştirak nafakası: 

“Madde 182 – Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.

(Ek ikinci fıkra:24/11/2021-7343/37 md.) Mahkeme, kararında kişisel ilişki düzenlemesinin gereklerinin yerine getirilmemesi hâlinde, çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velayetin değiştirilebileceğini ihtar eder.

Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.

Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.”

Olarak tanımlanmıştır.

Tedbir nafakası boşanma davasının sonuçlanmasından sonra iştirak nafakasına dönüşebilir. 

TMK madde 329’a göre iştirak nafakası kayyım ya da vasi tarafından talep edilebilir. Eğer çocuğun ayırt etme gücü yoksa bu yönde mahkeme tarafından karar alınabilir. 

TMK madde 12’ye göre çocuğun eğitimini tamamlaması, evlenmesi durumunda iştirak nafakası son bulur. 

TMK madde 328/1’e göre çocuk reşit yaşa gelmiş ancak eğitimi devam ediyorsa, iştirak nafakasının ödenmesine devam edilir. 

İştirak Nafakası Nasıl Hesaplanır?

TMK madde 330’da: 

Madde 330- Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur.

Nafaka her ay peşin olarak ödenir.

Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.”

Denilerek nafaka miktarının nasıl hesaplanacağı ile ilgili yol göstermiştir. Yani iştirak nafakası hesaplanırken, çocuğun ihtiyaçları göz önünde bulundurulur. Nafaka hesabında bilirkişi raporlarından da yararlanılabilir. 

İştirak nafakasının hesaplanmasındaki amaç, çocuğun ve yanında kaldığı anne ya da babasının geçimlerini ve eğitim masraflarını karşılamaktır. Mesela ilkokul çağındaki bir çocuğun eğitim masrafı ile üniversite çağındaki birisinin eğitim masrafları aynı olmayacaktır. Aynı şekilde eğer çocuğun yanında kaldığı anne ya da babasının ekonomik durumu iyi değilse, iştirak nafakası miktarı da değişecektir. 

TMK madde 182/3’te bu durum açık bir şekilde dile getirilmiştir. Hesaplama yapılmasında TEFE TÜFE oranları ve enflasyon oranları da hesaba katılır. Yani iştirak nafakası miktarı her yıl düzenli olarak artar. 

Eğer hakim tarafından iştirak nafakası miktarının artışı konusu belirlenmemişse, nafakayı alan taraf uyarlama davası açabilir. 

İştirak Nafakası Ödenmezse Ne Olur?

Kanun koruyu tarafından iştirak nafakasının ödenmemesi durumunda bazı tedbirler öngörülmüştür. Bu tedbirler aşağıda sıralanmıştır: 

  • İcra ve İflas Kanununda nafaka borcu ilk sırada yer alır. Eğer borçlu olan tarafın taşınır ya da taşınmaz malları varsa, nafaka borcunun ödenmesi adına bu varlıklara haciz işlemi uygulanır ve nafaka borcu tahsil edilir. 
  • İştirak nafakasının tahsili için borçlu olan kişinin maaşına haciz konulabilir. Yapılacak olan kesinti miktarı nafaka miktarının tamamıdır. Normal şartlarda emekli maaşlarına haciz konulamaz. Emekli maaşlarına haciz konulacak tek durum, nafaka borcunun ödenmesi durumudur. 

Yoksulluk Nafakası

TMK madde 175/1 yoksulluk nafakası ile ilgili: 

“Madde 175- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.

Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”

Diyerek, yoksulluk tehlikesine düşen taraf için yoksulluk nafakası verilmesini öngörmüştür. Burada önemli olan nokta, yoksulluk nafakasını alacak olan tarafta kusur aranmamasıdır.

Yargıtay içtihatlarına göre yoksulluk kavramı; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür ve eğitim gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu olan harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayan şeklinde tanımlanmıştır.

Yine Yargıtay kurumuna göre yoksulluk nafakası alacak olan kişinin; asgari ücretle çalışması, dul ve yetim aylığı alması, yaşlılık maaşı alması gibi durumlarda yoksulluk şartlarının ortadan kalkmayabileceğini kabul etmiştir. 

Burada önemli olan yoksulluk nafakası alacak olan kişinin ekonomik durumudur. Yani elde ettiği gelir durumudur. 

TMK madde 176/2’ye göre taraflardan birisinin ölmesi, nafaka bağlanan kişinin evlenmesi ya da fiilen evliymiş gibi birisiyle birlikte yaşaması durumunda yoksulluk nafakası ortadan kalkar. Nafaka alan kişinin fiilen birisiyle birlikte yaşama durumunun ispat edilmiş olması gerekir. 

Yoksulluk nafakası boşanma davası sırasında hakim tarafından takdir edilebileceği gibi, boşanmadan sonra nafakayı talep eden kişinin yaşadığı yerdeki mahkemede nafaka davası açmasıyla da talep edilebilir. 

TMK madde 176/3’e göre yoksulluk nafakası miktarı; TEFE, TÜFE, döviz, altın fiyatları endekslerine göre her yıl düzenli olarak artırılır. 

Yardım Nafakası

TMK madde 364’e göre yardım nafakası; yoksulluğa düşme tehlikesi olan alt soy, üst soy ve kardeşlere talep halinde yapılan yardımdır. 

TMK madde 365/5’te:  

“Madde 365- Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır.

Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın malî gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.

Nafakanın, yükümlülerin bir veya bir kaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa hâkim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir.

Dava, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmî veya kamuya yararlı kurumlar tarafından da açılabilir.

Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

Yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.”

Denilerek nafaka miktarının her yıl artırılabileceği belirtilmiştir.

Nafaka Alacaklarında Zamanaşımı

Normal şartlarda Mahkeme ilamından 10 yıl sonrasına kadar zamanaşımı mevcuttur. İİK madde 39/1 ve BK madde 146’da zamanaşımı durumu detaylı bir şekilde anlatılmıştır. 

Ancak nafakada durum farklıdır. Mahkeme kararından sonra 10 yıl geçmiş olsa dahi mahkeme kararı geçerlidir. Mahkeme kararı geçerli olsa bile o tarihe kadar ödenmemiş ve biriken nafaka miktarı silinir. 

Nafaka Davaları ile İlgili Örnek Yargıtay Kararları

İştirak nafakası ile ilgili aşağıda örnek Yargıtay kararı bulunmaktadır: 

KARAR: Davacılar, davalı babaları ile dava dışı annelerinin Aile Mahkemesi’nin 2006/49 E.-2006/543 K. Sayılı ilamı ile boşandıklarını ve bu karar gereğince davalı babanın 100’er TL iştirak nafakası ödemekte olduğunu, ancak kendilerinin 18 yaşının doldurmuş ve halen eğitimlerine devam ediyor olmaları sebebi ile bu nafakanın yetersiz kaldığını belirterek, 100’er TL iştirak nafakanın aylık 500’er TL’ye yükseltilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, talep edilen nafakanın fahiş olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile “dava tarihinden itibaren davacıların her birine 300,00 er TL nafaka bağlanmasına”, karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak; önceki iştirak nafakası çocuğun ergin olması ile yasa gereği (TMK. Madde 328/2) kendiliğinden son bulur. Ergin olan çocuğun eğitiminin sürmesi halinde ise, TMK’nın 328/2 ve 364. maddeleri kapsamında anne-babanın bakım yükümlülüğü yardım nafakası olarak devam eder.

Somut olayda da; davacılar, dava tarihi itibariyle ergin olup, eğitimlerinin devam ettiğini ileri sürerek 100’er TL nafakanın 500’er TL’ye çıkarılmasını istediğine göre davanın, iştirak nafakasının artırılması değil, yardım nafakası talebine dair olduğu açıktır.

Buna göre mahkemece, davaya konu talebin niteliğinin yardım nafakası olarak değerlendirilmesi ve işin esasının buna göre çözümlenmesi yerinde ise de, hüküm kısmında takdir edilen nafakanın yardım nafakası olduğunun belirtilmemiş olması doğru değildir.

SONUÇ: Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükümde yer alan “300’er TL” ifadesinden sonra gelmek üzere “yardım nafakası” ifadesinin yazılmasına; bu suretle, hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/III maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”

Bir başka Yargıtay Kararında ağır kusurlu olan eşe yoksulluk nafakası verilemeyeceği karara bağlanmıştır.

“Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı (kadın) tarafından, kusur belirlemesi, kendisinin reddedilen tazminat talepleri, davalı-karşı davacı (koca) yararına verilen manevi tazminat, vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden; davalı-karşı davacı (koca) tarafından ise manevi tazminat miktarı, nafakalar, ziynet eşyası alacağı, eşya alacağı ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı-karşı davalı (kadın)’ın önceki boşanma davasının feragat sebebiyle reddine karar verilmesinden sonra, davalı-karşı davacı (koca)’nın eşinin hamileliği ve doğumu ile ilgilenmemesi sebebiyle boşanmaya neden olan olaylarda az da olsa kusurlu bulunduğunun anlaşılmasına göre, davacı-karşı davalı (kadın)’ın tüm, davalı-karşı davacı (koca)’nın ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı dayalı (kadın)’ın ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakası verilemez (TMK md. 175). Bu yön nazara alınmadan davacı-karşı davalı (kadın) yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olmamıştır.

3-Davacı-karşı davalı (kadın), 25.02.2014 tarihli oturumda; mobilya bedellerinin yarısının kendisine verilmesini talep etmiştir. Dava dilekçesinde davacı-karşı davalı (kadın)’ın buna ilişkin bir talebi bulunmamaktadır. Bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde mobilya bedellerinin yarısının davacı-karşı davalı (kadın)’a verilmesine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

4-Asıl ve karşı davada kendisini vekille temsil ettiren davalı-karşı davacı (koca) yararına, kendisinin kabul edilen boşanma davası ve davacı-karşı davalı (kadın)’ın reddedilen boşanma davası için ayrı ayrı maktu vekalet ücretine ve kadının boşanmanın eki niteliğinde bulunmayan alacak taleplerinin reddedilen bölümleri için nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde tek maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2, 3 ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden Gülseren’e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 123.60 TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran Hakan’a geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 03.12.2014 (Çrş.)”

Konya’da Nafaka Avukatı Hizmetini Güneyli Hukuk Bürosu Nasıl Vermektedir?

Konya hukuk bürosu olarak boşanma davalarında müvekkillerimizin haklarını koruyoruz. Tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası kararlarının icra edilmesini sağlıyoruz. 

Nafaka ödemesini gerçekleştirmeyen borçlu hakkında icra ve haciz işlemlerini başlatıyoruz. 

Arabuluculuk hizmeti vererek, tarafların anlaşmasını sağlıyoruz. 

Nafaka Avukatı ile Nafaka Davası Nasıl Açılır?

Boşanma davalarında karar açıklandıktan sonra, nafaka miktarının ilgilisine ödenmesi gerekir. Eğer borçlu olan taraf, nafaka miktarını zamanında yatırmamışsa, nafaka almaya hak kazanan taraf dilekçe ile yaşadığı yerin aile mahkemesine başvuruda bulunarak dava açabilir. Nafaka davaları ortalama olarak 6-12 ay arasında sürmektedir. 

Hak kaybına uğramamak adına dava açma işlemlerinin uzman ve deneyimli Konya avukat yardımıyla yapılması yararlı olacaktır.

Nafaka davası açarken, boşanma davasının dosya numarası ve tarihi de verilir. 

Nafaka Davaları Ne Kadar Sürer?

Ortalama olarak bir nafaka davası 6 ay ile 12 ay arası sürmektedir. Ancak mahkeme yükünün fazla olması ve diğer etkenlerden dolayı, dava uzayabilir. 

Nafaka Avukatı Olarak Verdiğimiz Hizmetler

Konya adliyesi başta olmak üzere, birçok adliyede nafaka davalarını açıyor ve takip ediyoruz. 

Müvekkilimizin hak kaybına uğramaması adına icra ve haciz işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Borçlu olan kişinin mal varlığını ortaya çıkararak, ihtiyati tedbir başta olmak üzere haciz kararı çıkartıyoruz. Eğer kişinin sadece maaşı varsa ve başka malvarlığı yoksa maaşına haciz işlemi başlatılmasını sağlıyoruz.

Nafaka davalarının dayanaklarından olan Borçlar Kanunu Mevzuatı hakkında detaylı bilgileri, https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6098.pdf bağlantısından inceleyebilirsiniz. 

SIKÇA SORULAN SORULAR

Nafaka avukatı ücretleri ne kadar?

Nafakayla ilgilenen avukatların vekalet ücretleri hakkında detaylı bilgileri bizleri arayarak öğrenebilirsiniz.

Konya’da en iyi nafaka avukatını nasıl bulabilirim?

Konya ilinin en iyi nafaka avukatları ile çalışıyoruz. Detaylı bilgi için bizleri hemen arayın.

Nafaka avukatı ne yapar?

Müvekkilinin haklarını korumak adına mahkeme kararı ile müvekkiline bağlanan nafaka miktarını tahsil eder. İcra ve haciz işlemlerini başlatır.

Nafaka davalarında yetkili ve görevli mahkeme hangisidir?

Boşanma ve nafakayla ilgili konularda yetkili ve görevli mahkeme, kişilerin yaşadığı yerdeki aile mahkemeleridir.

Leave A Reply